Çin’in Wuhan kentinden yayılan korona virüsü artık tüm dünyanın gündeminde. Sosyal medya hayatın her alanında olduğu gibi korona virüsünde de asılsız haber üretiyor. Birçok yalan haber üretilmeye devam ediyor. Hayatımızın her alanında diyalog halinde olduğumuz ve iletişime geçtiğimiz pek çok kişiden bulaşması mümkün olan virüs Türkiye’ye neden uğramadı? Aslından virüsle ilgili en çok merak edilen husus da bu olsa gerek. Sınırımızda bulunan ülkelerde ölümler yaşanırken bizi ne koruyor? Gündemden düşmeyen korona virüsü gerçekte nedir? Nasıl bulaştı? Nasıl korunmalıyız?
Corona virüsü, üst solunum yolu enfeksiyonları ile benzer belirtiler gösterir. Bazı bünyeler hastalığı hafif semptomlarla atlatabileceği gibi bazı hastalar hayatlarını kaybedebilirler. Corona virüs enfeksiyonlarının MERS ve SARS gibi türleri ölümcül olabilir.Bazı bünyeler hastalığı hafif belirtilerle atlatabilir. Virüsün bulaşmasından sonraki ilk 15 gün çok önemlidir. Çünkü belirtiler bu zaman zarfında ortaya çıkar ve virüs bu ilk 15 günlük sürede vücutta yayılım gösterir. Nefes darlığı, öksürük ve ateş hastalığın en önemli belirtileri arasındadır. Fakat bazı hastalarda bu belirtilerle birlikte balgam da görülebilir.
Suudi Arabistan başta olmak üzere Ortadoğu ülkelerinin korkusu haline gelen corona virüsü MERS, akciğerleri ve böbrekleri tahrip ediyor. Bağışıklık sistemini çökerten virüsün uzun süreli yakın temasla bulaşabileceği belirtiliyor. Kaynağı hakkında yeterli bilgi olmayan virüse karşı hiçbir koruyucu aşı veya antibiyotik ilaç tedavisi bulunmuyor. Ancak yakın bir zamanda Çin’in Rusya Büyükelçisinin açıklamasıyla aşısının bulunduğu öğrenilmişti. Büyükelçinin açıklamasına göre aşı üzerinde testlerin yapılmasının ardından piyasaya sürüleceği anlaşıldı.
Ortaya çıktığı yerden dolayı "Vuhan virüsü" diye de adlandırılan yeni koronavirüs, solunum, hapşırma ve öksürme durumlarında hava yoluyla bulaşıyor.NCoV'in ilk belirtileri yüksek ateş, boğaz ağrısı, öksürük, nefes darlığı, solunumda zorluk ve ishal şeklinde ortaya çıkarken ileri safhalarda zatürre ve böbrek yetmezliğine neden oluyor, nihayetinde ölümle sonuçlanıyor.Yeni koronavirüs ilk olarak Hubey eyaletine bağlı Vuhan kentinde 12 Aralık'ta tespit edilmişti. Vuhan Belediyesi Sağlık Komisyonu, 31 Aralık'ta kentteki Huanan Deniz Ürünleri Pazarı ile teması bulunan 27 kişide daha "gizemli hastalığın" görüldüğünü açıklamış ve pazarı kapatmıştı.
Virüs akut solunum yolu sendromu (SARS) virüsüne yüzde 80 benzerliği bulunmasıyla halkta tedirginliğe yol açmıştı. Virüsten korunmak için günlük hayatta yapılması gerekenler ise şöyle:
El dezenfektanı da kullanmalıdır. Yüze, ağza, buruna yıkanmamış ellerle asla dokunmamalıdır. Hasta insanlarla yakın temasta bulunmamalı. Kapı kolu, telefon, klavye gibi ortak kullanılan ve sıkça dokunulan nesneler sıkça temizlemeli ve dezenfekte edilmelidir. Öksürük ve hapşırık sırasında ağız mendil ile kapanmalı, sonrasında mendili atıp el yıkanmalıdır.
CORONA VIRÜSÜ NASIL BULAŞIYOR?
Korona virüsünün hayvanlarla insan temasından yayılabilir. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre MERS’in develer arasında, SARS’ın ise misk kedileri arasında yayıldığını düşünülüyor. Korona virüsünün ise deniz ürünleri ve yarasadan bulaştığı düşünülüyor. Virüsün ilk çıktığı Çin’de bir pazardan hayvansal ürün satın alan 27 kişide görülmesi bu olasılığı bir hayli güçlendiriyor.Hasta kişiyle yakın mesafeden konuşma, bulaşmaya neden olabiliyor. Virüsün olduğu yüzeylere, cisimlere temas ettikten sonra elleri yıkamadan ağız, burun göze temas etmek de hastalığa neden oluyor. Yani Coronavirus diğerleri gibi öksürme ve hapşırma kaynaklı damlacık yoluyla bulaşıyor denilebilir.
Hastalarda 39 dereceyi bulan yüksek ateş, öksürük ve nefes darlığı ile seyrettiği, boğaz ağrısı, burun akıntısı da gözlenen şikayetler arasında yer alıyor. Orta-ağır bir tablo olarak kendini gösteren hastalık sağlıklı genç bireylerde daha hafif seyrediyor. Ancak yaşlı ve akciğer hastalığı, kanser, diyabet gibi hastalıkları olan grupta ağır seyrediyor ve ölümler gözleniyor.
Korona virüsünün ilk çıktığı andan itibaren dikkat çekici bir başka detayda bebek ve çocuklarda hastalığın görülmemesi ve ölümün yaşanmaması oldu. Aynı zamanda bir diğer istatistik ise erkeklerde kadınlara oranla hastalığın daha sık gözükmesi dikkat çekti. Erkeklerde yüzdelik bazda değerlendirildiğinde yüzde 80 oranda görülürken, kadınlarda yüzde 20 oranında görüldüğü tespit edildi.