Koronavirüs sürecinde koruma sağlamak amacıyla yüzden hiç çıkarılmayan maskelerin başka rahatsızlıklar ortaya çıkarabileceğine dikkat çekildi. Maskeyi bütün gün aralıksız takmak ve oksijensiz bırakmak yüzde çeşitli deformeler olabileceği öğrenildi.
Uzmanlar uzun süreli maske kullanımının yüzdeki derinin tahriş olmasına, egzamaya varan kızarıklıklara yol açtığını söyledi. Günlük maske kullanımının ardından düzenli olarak yüzün yıkanması tavsiye ediliyor.
Burtom Konur Cerrahi Tıp Merkezi Dermatoloji Uzmanı Doç. Dr. Seval Doğruk Kaçar, maske kullanımının cilde olan etkileri ile ilgili önemli bilgiler verdi.
Covid-19 pandemisi ile beraber maske kullanımı da günlük yaşamın bir rutini haline geldi. Hatta öyle ki sağlık çalışanları bile yaşamı boyunca hiç kullanmadığı kadar çok ve uzun süreli maske kullanmaya başladı. Tabi bu maskelerin aslında sürekli kullanım için tasarlanmadığı düşünülürse günlük 4 saatin üstünde sürekli kullanımda bir takım cilt problemlerine sebep olabileceğini hatırlatmak gerekir.
En sık hangi cilt problemleri ile karşılaşılıyor?
Bu konuda başta sağlık çalışanları özellikle N95, FFP2 gibi yüze iyice oturması için tasarlanan maske ve gözlükleri kullananların daha da risk altında olduğunu belirten Kaçar, “Bu kişisel koruyucu ekipmanları uzun süre kullananlarda basıya bağlı maske gözlük kenarları ile uyumlu kızarıklıklar ve izler oluşur. Çok uzun süre kullanımda derinin en ince olduğu burun kemeri üzerinde ya da kulak arkalarında açık yara şeklinde ülser bile görülebilir. Bunun yanında nasıl uzun süre eldivende kalmak el derimizde tahriş ve egzama oluşturabiliyorsa uzun süreli maske kullanımı ile yüzümüzde de bazı cilt hastalıklarında alevlenme, kaşıntı, döküntü ve egzama olabilir” dedi.
Deformeyi azaltmak için neler yapmalı?
Basınca bağlı oluşan durumlar için maskelerin iyice oturmasını sağlarken sıkılaştırıp baskıyı artırmamak gerektiğini anlatan Dr. Seval Doğruk Kaçar, "Maskeyi çıkarttıktan sonra günlük rutin olarak yüzümüzü yıkamalı ve nemlendirmeliyiz. Nemlendirici olarak uzun süreli nemlendirme özelliği olan kremleri tercih edilebilirken yağ bazlı ürünler kullanılmamalıdır. Maske basıncına en çok maruz kalan alın, burun ve kulakları nemlendirmeyi unutmayalım ve nemlendiriciyi maske kullanmadan en az 1 saat önce sürmüş olalım ki iyice emilsin. Maskeden hemen önce ise alkol bazlı olmayan bariyer kremleri basınca maruz kalan bölgelere sürmek ve birkaç dakika kurumasını bekleyip hemen ardından maske kullanmak koruyucu olacaktır. Maskeyi çıkarttıktan sonra kızarıklığın aslında 20-30 dakika içinde tamamen geçmesini bekleriz. Geçmiyor olması altta bir doku hasarı olduğunu gösterir. Bu durumda deriyi ovalamak, masaj yapmak gibi işlemler daha çok zarar verebilir. İdeal olanı maskelerin kısa süreli kullanımı ama bu mümkün değilse maske altına yerleştirilecek uygun şekilde kesilmiş, koruyucu yara örtüleri köpük, hidrokolloid ya da silikon örtü uygulanabilir. Kızarıklık olan bölgelerde ülser oluştuysa yine benzer bir koruyucu örtü kullanılabilir. Ancak bu durumda maske kullanımına ara vermek gerekecektir” dedi.
Maske altında kalan ve aynı maskeyle sürekli temas halinde olan ciltte oluşan tahriş, deri florasındaki değişikliklerin akne, roza ve seboreik dermatit gibi bazı hastalıkları da alevlendirebileceğine dikkat çeken Kaçar, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Kaşıntı yanında yüzümüzde kırmızı irinli sivilceler, kepekli kızarıklıklar oluşabilir. Bu durumu önlemek için maske öncesi ve kullanım sonrası mutlaka derimizi cilt tipimize uygun bir temizleyici ürün ile temizlemek ve ardından nemlendirmek, yağ bazlı nemlendiricilerden uzak durmak, aynı maskeyi tekrar tekrar kullanmamak uygun olacaktır. Tüm önlemlere rağmen düzelme olmazsa bir dermatolog gözetiminde uygun tedavi almak uygun olacaktır."