Dünyada çok sayıda kişinin ölümüne sebep olan korona virüs etkisini göstermeye devam ediyor. Ramazan ayının yaklaşmasıyla birlikte vatandaşlar, korona virüsün etkili olduğu günlerde oruç tutmanın virüse karşı direnci kırıp kırmayacağını araştırmaya başladı.
Korona virüse karşı önlem almak isteyen vatandaşlar, günlük yaşamındaki pek çok alışkanlığından vazgeçmek zorunda kaldı. Eğlence, spor, iş hayatı ve dini ibadetler gibi hayatın her alanında karantina sürecine girilmesi insanların yaşamını olumsuz yönde etkiledi.
Uzmanlar tarafından korona virüse karşı alınan en önemli tedbirlerden biri olarak vücut direncinin güçlü tutulması olarak gösterildi. Aynı zamanda uyku ve beslenme düzenine dikkat edilmesi gerektiği sık sık dile getirildi.
Ramazan ayının yaklaşmasıyla birlikte Müslümanlar, korona virüsünün hakim olduğu günlerde oruç ibadetini yerine getirmenin insan sağlığına etkisini araştırdı. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Nihat Hatipoğlu ise oruç tutmanın bağışıklık sistemini güçlendirmede etkili olduğunun altını çizdi.
Nihat Hatipoğlu, oruç tutmanın kişinin kendi rızasıyla olmasının daha doğru olduğunu vurguladı. Hatipoğlu, "Doktorlar orucun bağışıklık sistemini güçlendirdiğini söylüyor. Dolayısıyla korona virüse rağmen insanların oruç tutmasında bir mani yok. Kronik hastalığı olan, aç kalmasında sakınca bulunan, devamlı ilaç alması gerekenler ve bağışıklığı zayıf olanlar doktorların direktiflerine uymalılar" ifadelerini kullandı.
Oruç Tutamayan Müslümanlar Ne Yapmalı?
On bir ayın sultanı Ramazan ayının yaklaşmasıyla birlikte Müslüman vatandaşlar, oruç tutamamaları durumunda ne yapmaları gerektiğini merak etti. Hatipoğlu, oruç tutmak isteyip karantina sürecinde zorlanan vatandaşların, sıkıntı yaşamaları halinde bırakmalarının daha doğru olacağını söyledi. Hatipoğlu konuyla ilgili, "Oruç tutamayanlar kazaya bırakabilir. Geri kalan 11 ayın herhangi bir zaman diliminde oruç tutarak tüm yıla yayabilirler. Hiç tutamayacak olanlar da fitre verebilir. Her bir gün başına fitre tutarı henüz açıklanmasa da 25 lira olması gerekir. Diyanet İşleri Başkanlığı bunu açıklayacaktır. Bu tutar bir insanın günlük yeme içme ihtiyacına tekabül ederek belirleniyor" şeklinde konuştu.
İslam’da Karantina Kavramı Var
İslam dininde karantinanın olduğunu ve geçmişte yaşanmış pek çok olayda bu sürecin sorunsuz atlatıldığının altını çizen Hatipoğlu, Hz. Ömer’in başından geçen bir misali paylaştı. Hatipoğlu, bulaşıcı hastalıklarla ilgili tedbir almanın salık verildiğine dikkat çekerek, "Halife Hz Ömer'in güzel bir misali vardır. Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (SAV) ölümünden 3-4 yıl sonra Şam'a gider. Halife olarak bir kontrol için gitmiştir. O sırada Şam'da veba salgını vardır. Ve Hz. Ömer, şehre girmeyip geri döner. Bunun üzerine kendisine 'Ey Allah'ın halifesi, sen Allah'ın kaderinden mi kaçıyorsun' diye sorulur. Bunun üzerine Hz. Ömer, 'Ben Allah'ın kaderinden yine Allah'ın kaderine sığınıyorum' der. Yani bizim tedbirimizi alıp, gerisini Allah'a bırakmamız gerekir. Peygamberimiz de bulaşıcı hastalığın olduğu yere girilmemesini söyleyerek, İslam'da karantina kavramının var olduğuna işaret etmiştir" dedi.