Öğrenme güçlüğü çeken çocukların yaşadığı ve bireysel öğrenme olarak da bilinen disleksi ile ilgili detaylar merak edildi. Bu durumun bir zeka özrü olmadığına dikkat çeken uzmanlar, farklı öğrenme metotları üzerinde durdu. Pek çok araştırmaya konu olan disleksi ile ilgili çalışma yapanlar arasında Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Muhammet Şükrü Paksu’da yer aldı.
Disleksinin bir hastalık veya zeka özrü olmadığını belirten Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Muhammet Şükrü Paksu, "Özel öğrenme güçlüğü, bireysel bir öğrenme farklılığıdır. Bu kişilerin bilgiyi işleme yöntemleri diğer insanlardan farklıdır. Zorluk bu farklılıktan kaynaklanmaktadır.” dedi.
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Muhammet Şükrü Paksu, disleksi ile ilgili detaylı bilgi verdi. Özel öğrenme güçlüğünün öğrenme zorluklarının genel adı olduğunu söyleyen Dr. Paksu, “Disleksi ise özel öğrenme güçlüğünün en büyük alt grubu olan okuma güçlüğünü tanımlar. Konuşma pratiğinde sıklıkla bu iki terim birbirinin yerine kullanılmaktadır. Erkek çocuklarda risk daha fazladır. Özel öğrenme güçlüğünün nedeninin tam bilinmiyor. Bu durumun nörolojik (beyin) kaynaklı bir farklılıktır. Çeşitli genetik ve çevresel etkenlerin beynin yapı ve işlevlerinde bozukluğa neden olarak öğrenme güçlüğüne neden olduğu düşünülmektedir. Özel öğrenme güçlüğü gelişiminde genetik yatkınlık önemlidir. Ailede öğrenme güçlüğüne sahip birey bulunması bir risk faktörüdür. Özel öğrenme güçlüğüne sahip bir ebeveyn bu özelliği yüzde 30-60 ihtimalle kendi çocuğuna taşır. Her iki ebeveyn de özel öğrenme güçlüğüne sahip olduğunda çocuklarının özel öğrenme güçlüğü ile doğma ihtimali çok daha yüksektir. Erkek çocuklarda risk biraz daha fazladır” diye konuştu.
Zeka Özrü Değil Öğrenme Güçlüğü
Disleksinin bir hastalık veya zeka özrü olmadığının altını çizen Dr. Paksu, "Özel öğrenme güçlüğü tanısının olmazsa olmazı bireyin zeka düzeyinin normal ya da normalin üzerinde olmasıdır. Özel öğrenme güçlüğü, bireysel bir öğrenme farklılığıdır. Bu kişilerin bilgiyi işleme (alma, depolama, kullanma, hatırlama) yöntemleri diğer insanlardan farklıdır. Zorluk bu farklılıktan kaynaklanmaktadır. Özel öğrenme güçlüğü bir hastalık değildir. Zihinsel gerilik veya zeka problemi değildir. Görme ve işitme gibi duyu organlarındaki bozukluk kaynaklanan bir durum değildir. Fiziksel engelden kaynaklanan bir öğrenememe veya uygulayamama durumu değildir. Kültürel veya ekonomik şartların olumsuz olmasından kaynaklanan bir geri kalmışlık durumu değildir. Özel öğrenme güçlüğü her zaman üstün zekalı olmak ve özel yeteneklere sahip da olmak değildir" şeklinde konuştu.
Disleksinin Belirtileri Farklılık Gösterebilir
Özel öğrenme güçlüğünün belirti ve bulgularının kişiye özel olduğunu altını çizen Paksu, "Bilgi işleme sürecinde etkilenen basamak ve etkilenme düzeyine bağlı olarak her bireyde farklı şekil ve ağırlıkta bulgular görülür. En sık etkilenen fonksiyonlar dinleme, konuşma, okuma, yazma, heceleme, matematik işlemler (hesaplama), algı, muhakeme, dikkat, hafıza, motor beceri, denge, koordinasyon, organizasyon ve sosyal uyumdur. Etkilenen fonksiyona göre özel öğrenme güçlüğü 4 grubu ayrılabilir. Okuma güçlüğü (disleksi), yazma güçlüğü (disgrafi), matematik güçlüğü (dilkalkuli), motor beceri, denge ve uyum güçlüğü (dispraksi). Bazı bireyler bu zorluklardan sadece birisine sahipken diğerlerinde bu zorluklardan birden fazlası bir arada bulunur. Ayrıca disleksiye dikkat eksikliği ve hiperaktivite gibi bazı psikiyatrik bozukluklar eşlik edebilir.” ifadelerini kullandı.
Vakaların Çoğunluğuna İlkokulda Tanı Konuyor
Erken tanının önemine değinen Paksu, “Özel öğrenme güçlüğünün doğumsal bir durum olduğunu da hatırlatan Doç. Dr. Muhammet Şükrü Paksu, "Öğrenme zorluğu doğumdan itibaren vardır ve yaşam boyu devam eder. Ancak akademik becerilerin test edildiği okul döneminde daha belirgin hale gelir. Ülkemizde de vakaların büyük bir kısmı ilkokul birinci sınıf ve sonrasında tanı almaktadır. Erken tanı ve uygun destek programları ile özel öğrenme güçlüğüne ait zorluklar büyük oranda ortadan kaldırılabilir. Tanı ne kadar erken koyulur ve destek programı ne kadar erken başlatılırsa akademik ve sosyal başarı şansı o kadar yüksek olur." açıklamasında bulundu.
Uzmandan Destek Alınmalı
Bulguların bir kısmını taşıyan her çocuğun özel öğrenme güçlüğüne sahip olmadığını vurgulayan Doç. Dr. Paksu, şunları söyledi: "Kişinin bu bulgulardan birkaçına sahip olması onun özel öğrenme güçlüğüne sahip olduğu anlamına gelmez. Özel öğrenme güçlüğüne sahip olmayan birçok kişide bu bulgulardan bir ya da birkaçı değişik derecelerde bulunabilir. Tanı özel öğrenme güçlüğü ile ilişkili bulguların bir kişide yoğun olarak bulunması ile koyulur. Özel öğrenme güçlüğü (disleksi) tıbbi bir tanımlamadır. Tanı ve/veya tedavi için bu konuda özelleşmiş uzmanlardan yardım alınmalıdır."